Kitaplar

Sorgu Seansı - Gör Beni

Yayın Tarihi: Mayıs 2021 Sayfa Sayısı: 276 Boyut: 13 x 19,5

Fırat’ın üstünde bir seher vakti yine
Seher sabırsızlıkla beklemişti buluşacakları zamanı
Fırat Seher’i onun düşlerindeki gibi kucaklamıyor
Fırat’ın suları bugün coşmuş, köpürmüş,
Sert dalgalarıyla hoyratça kucaklıyor Seher’i
Fırat umarsız bugün sadece Seher’le yetinmek istemiyor
Bugün özgürlüğünün tadını çıkarmak istiyor
O; gündüzün içindeki güneşi,
Gecenin içindeki yıldızı,
Bulutun içindeki yağmuru da istiyor
Hepsi ile birlikte açıklarında ve kıyılarında oynaşmak istiyor
Bunu anlayan Seher, başka bir güne deyip
Hüzünle çekiliyor, yerini güneşe bırakıyor
Zamanın seninle ilgili sorununu, kaderinin oyununu,
seçtiklerinin tüm sorumluluğunu kabullenmek ne kadar zor
olsa da… Onlar her zaman düşmanın değildir. Kader seni doğru yola sokmak için kolluyorsa, zaman kabullenmen için sana kendinden bolca veriyorsa… Sorumluğunun gereğini yerine getirip, teşekkür ederek ilahî güce içten bir teslimiyet, sarsılmaz bir inançla bağlanmak tek çıkar yoldur. Bundan
sonrası ise uyanış...
“Uyandım, pencereden baktım ve gördüğüm manzarayı beğenmedim. En iyisi, ne bir daha uyanmak ne de pencereye bakmak. En iyisi bir daha hiç uyanılmayacak bir uykuya dalmak diyerek, kendini tanımadan göçüp gitmek istiyorsun. Bu uyanışın devamlılığı için tüm pencerelerden bakıp, sonra
istediğin penceredeki manzaranın gerçekliğini yaşamak için, o manzaraya giden kapıyı bulup açman gerekecek. Sonsuza dek evde uyuyamazsın, er ya da geç uyanıp dışarı çıkman gerekecek. O zaman seçmediklerin için asla pişmanlık seni bulmayacak. Çünkü kendin bu yolculuğa gönüllü olarak çıkarak kendini gerçekleştireceksin. Başarıp başaramayacağını anlaman için denemen gerek.”

Sorgu Seansı - Bul Beni

Yayın Tarihi: Mayıs 2023 Sayfa Sayısı: 330 Boyut: 13 x 19,5

“Hayatın anlamı nedir?” sorusuyla uğraşırken sonsuz bir aşka tanık olmak...

Fiziksel ihtiyaçların açlığından değil, ruhun açlığından, içsel doyumsuzluktan bahsediyorum. En büyük açlığımız, kendi sırrımıza ulaşamadığımızdan kaynaklı olandır. Saklı alanlarımıza bakmaktan korktuğumuz içindir, varlığımızı eksik hissedişimiz. Özümüzün derinliğine dalmak o kadar kolay olmadığı için sıradan herkesin yapabileceği bir inceleme, bir analiz de değildir bu. Benliğimizin gerçekliğine bir kez bakabildiğimizde arkası gelmeye devam eder. Hisler artık serbest kalır bir hafiflikle içimizde dolanmaya başlar. Duygular birbirini sıkıştırmaz kendi yapısını anlamaya çalışır. Ve bu akıştan gelecek eylemlerimizin doğru olduğunu biliriz. Bizi yönlendiren gücün o güven veren elin ‘evet, doğru yoldasın’ der gibi hafif sıkışını omuzumuzda hissederiz. Yaptığımız şeyi artık anlamış ve tanımışızdır. Bize ait sırrı açığa kavuşturmak, varlığımızı açık hâle getirmek bir izi takip etmek gibidir. Gizem denen şey ise bunu nasıl yapacağımızdır. Görünenin ötesine geçmenin yöntemi ise ruhun, beden ve akılla gizli bir anlaşma yapmış gibi mükemmel bir şekilde işlerini yapıp yüksek bir titreşim yaymasıdır. Önce büyüme ve gelişimi sağlamak gerekir. Sonra hayatta kalmak için tüm imkânlar kullanılır, sonra ölüme kendini hazırlamak için bozulmalar başlar. Önce birliktelik sonra ölümle gelen çözülme, dağılma aşaması… Ruhun uçup gitmesi, bedenin ve içindeki aklın eriyerek toprağa karışması… Yöntemi kavradığımızda kişisel bir dönüşüm başlar. Hâlbuki sahip olduğumuz bu bütünlüğü değerlendirmek yerine sahip olmadıklarımızın peşinde koşar dururuz. Yeni iş, aşklar, eşyalar sırf canlılık hissini kısa aralıklarla hissedebilmek için… Anlam, senin için değerli olan her şeydir. Hayatı değerlendir. Onları keşfettiğinde, takip ettiğinde, kendine dürüst olduğunda artık kimse senden bir şey alamaz ve kimse sana bir şey veremez. Çünkü kendi mutluluğunu kalbinde var etmiş olursun. Amacına, yoluna uygun hareket ediyorsundur. Kalbin bir coşkuyla kendine doğru koşuyordur.

Nova Roja

Yayın Tarihi: Ekim 2023 Sayfa Sayısı: 192 Boyut: 13 x 19,5

Sanat ve yaşam arasındaki hassas bağlantıların ruhsal karşılaşmalarla yerini bulması…

“Tabloda boşluklar, gölgeler, derinlikler olması gerektiği yerleri bulmalıdır. Konturu hisset, teması anla. Doğal olanı sanatında ifade ederek mahremiyetin sınırlarını aşmalısın. Amaç, göreceli güzelliğe ulaşmak değil, varlığın ruhunu yakalamaktır. O kadınların oturduğu yerden birazdan ayağa kalkacağını, kendini birazdan aşağıdaki boşluğa bırakacağını anlamalıyım. Duruşu, bakışı, dudak kıvrımları içimdeki dokunma arzusunu tetiklemeli. O ılık bedene derin bir dokunma arzusu, tuvaldeki teninin kokusunu içime çekme isteği zihnimde belirmeli. Parfüm kokusunun altındaki teninin kokusunu içime çekebilmeliyim. Gördüklerim içimdeki derinliğe dokunmalı. Hırsını sonuna kadar kullandığın, sonra da her şeyden vazgeçtiğin, kendini akışa bıraktığın o anı eserlerinde görmeliyim. Hatta yarattığın şeyin gerçek değil, bir rüya olduğunu bile hissetmeliyim. Kaçamağını yakalamalıyım. Kovaladığımız şey, bu güçlü ifadeyi yakalayabilmektir evlat. Tuvale, fırçaya, boyaya, modeline teslim ol, gerçeği olduğu gibi gör. Ve bana anladığın şeyi ona inanarak anlat. Işık ile nesnelerin birbiriyle olan ilişkisini anlat bana. Kendini sınırlarından arındır. Yaratmanın coşkulu sancısını hisset.”